21 Ocak 2013 Pazartesi

İlk Yazım




Hayatıma, hayatımıza girdiğin ilk günden bu yana hep umut ışığımız, gülen yüzümüz oldun. Bir bahar çiçeği kadar taze, bir kardelen kadar güçlü oldun hep. Seninle gülmeyi güldürmeyi yeniden anımsadık sanki. Hani “anne ben üzülmüyorum, mutlu oldum bak” diyorsun ya, hani gözlerin kapanıncaya kadar gülüyorsun ya, işte o zaman yaşadığımı nefes aldığımı hissediyorum. Kitaptaki bir böceğin ağlamasına dahi üzülüp o minik ellerinle teselli eder gibi okşayıp “ağlama, ağlama” diyorsun ya, işte o zaman ben de kalbinin o sonsuz sıcaklığına ve ve şefkatine sığınıyorum. Küçük sevgi dolu kalbin benim büyük ama katılaşmış kalbimi eritip adeta kendi içine alıyor. Ben sen oluyorum. Ne çok şey var seninle ilgili yazmak istediğim. Neredeyse iki yıl oldu aramıza katıldığın. Ama onlarca şey birikti, taştı. Seninle ilgili tüm bu güzelliklerin sadece bende kalması olmazdı, minik kuşum. Her gün onlarcasını yaşadığım bu mutlulukları sadece kendime saklarsam hem benim naçiz zihnimde birer birer yok olup gidecekler hem de sen büyüdüğünde bunları okuyamayacaktın.
İşte bu yüzden açtım bu bloğu. Sana seni anlatmak için. Sana seninle değişen güzelleşen hayatımızı anlatmak için. Bize kattığın tüm güzellikleri, seninle paylaşmak için.
Adını da Kar Tanem koydum. Neden Kar Tanem koyduğumu, başka bir yazımda uzun uzun anlatacağım.
Kimse okumasa da bir gün bu yazdıklarımı senin okuman umuduyla hep yazmaya devam edeceğim. Senin için ve belki kendim için… Küçük Kar Tanem…
Hadi yine saklambaç oynayalım. Ve sen saymaya başla; “Bir kar tanesi, iki kar tanesi, üç kar tanesi…..” 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder