16 Temmuz 2013 Salı

Şu Sıralar...

İlk kez bir Zülfü Livaneli romanı okudum. Serenad. Romanın kurgusu çok profesyonel gelmese de anlattığı olayların gerçekliği beni gerçekten büyüledi. Tarihte yaşanmış gerçek olaylar her zaman ilgimi çekmiştir. Çok yakın bir tarihte böylesi insanı derinden yaralayan olayların olması ve bizim (en azından benim) bilmemem, çok üzücü. Bu kitaptan sonra yakın tarihte dünya genelinde olan katliamları araştırmaya başladım. Bildiğim ve bilmediğim. İnsanın kanını donduracak nitelikte
olaylar. Özellikle Çin tarihinde bir katliam var ki, insan denen varlığın şiddette gelebileceği son sınırlar denilebilir. Nanking Katliamı... Japonların Çin'de gerçekleştirdiği tecavüz odaklı bu akıl almaz işkenceler, binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuş.
Biraz araştırınca her ülkenin tarihinde böyle utanç verici olayların olduğunu görüyorsunuz. Hangi ülke bizde kesinlikle olmadı olmaz diyebilir. Bizim ülkemiz de dahil kim masum bu konuda. Daha bir kaç sene öncesi Çorum'da yaşanan alevi katliamını okuyunca da çok etkilendim. 50'den fazla insanın bir hiç uğruna öldürülmeleri. Ya da en yakın tarihte "Madımak Olayı". Liseyi henüz bitirmiştik. İki arkadaşımla Kuşadasında tatildeydik. Tarih 2 Temmuz. Sivas'ta bir otelin yakılması ve 35 kişinin ölümü. Nasıl bir vahşettir bu. O gün orada benim yaşımda gencecik insanlar vardı. Nasıl açıklanabilir sonraki nesillere? Tarih kitaplarında nasıl anlatılacak?
Şu sıralar kafayı bu katliamlara taktım anlayacağınız. Neden ve nasıl? Kafam cevabını bulamadığım sorularla çok meşgul.